Kazak
Kadınlar temizlik meraklısı olur. Üstünüzden iplik toplar, arkanızdan yeri süpürür, konuştuğunuz ahizeyi kolonyalı mendille silerler. Bıraksanız, pabuçlarınızın altında biriken bakteri sayısını ezbere söyleyeceklerdir. Uzun vadede sinir yapar bu. İnsanda huzur kalmaz.
Çamaşır günü geldiğinde, tansiyon iyice yükselir. Çünkü sizi tepeden tırnağa soyup üstünüzden çıkan her şeyi makinaya atmak isterler. (Kağıt mendilleri elinde yıkayıp asmaya çalışan bir kadın tanıyorum. Fakat şimdi bu konuya girmeyeceğim.)
Oysa erkeklerin gayet iyi bildiği gibi, bazı şeyleri yıkamaya gerek yoktur. Mesela kazaklar yıkanmaz. Kazak dediğin şeyi bir süre nadasa bırakıp yeniden giyersin. Dolapta beklerken o kendi kendine temizlenir.
Kadınlara göre buna artık kazak gözüyle bakılamaz. Daha çok ölü hayvan muamelesi görür. Ancak ontolojik açından bence durum böyle değildir.
Fikrimce işbu kıyafete insan rahatça, aklanmış temizlenmiş, isinden lekesinden laşeliğinden arınmış -- dahası arada neredeyse yıkanmış ancak zalimce ıslatılmadan bırakılmış -- elörgüsü nesne diyebilir en nihayetinde.
En temiz hislerle sizin,
Hurşit Seçkin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder